İSLAM ÖNCESİ RESİM SANATI / PRE-ISLAMIC PAINTING

  İran’da Part ve Sasani Resim Sanatı
İran’da yapılmış en eski resim sanatı örnekleri Part devrinden (İ.Ö.250-224) gelmektedir. Part sanatının en önemli özelliği İskender’den sonra İran’da Selefkoslarla hakim olan Hellenistik kültür ve sanata bir reaksiyon olarak yakın doğunun yerli kültürüne dönülmesidir.
Part devrinden gelen resim sanatı örnekleri duvar resimlerinden oluşur ve başlıca önemli unsurları vardır. Bunlardan birincisi İ.S. 1. yüzyıldan gelen ve Sistan’daki bir adada Kuh-i Hoca (Kuh-i Chodscha) da bulunan duvar resimleridir. Fresk tekniği açısından Asur’a kadar geri giden bir tekniğe sahip olan bu resimler Hellenistik uslüpla yerli üslubun bir sentezini göstermektedirler. Bu resimlerde Tanrılar, krallar, kraliçeler bazen de kanatlı eroslar gibi Antikite’den gelme bazı motifler tasvir edilmiştir.
Part resim sanatının örneklerini içeren ikinci merkez ise Duro Europos’dur. İ.Ö. 280 Selefkoslar tarafından kurulan bu şehir, İ.S. 255’te Sasanilerin eline geçmişti. İ.S.1. yüzyıldan gelen bazı Part eserlerinde, mesela, Konon’un Adağı sahnesinde (Resim 1) çizgici bir figür üslubu görürüz.

                    Resim 1, Konon’un Adağı  sahnesi, Duro Europos duvar freski. Güner İnal,
         Türk  Minyatür Sanatı( Başlangıcından Osmanlılara Kadar), Ankara 1995.

 Burada Hellenistik sanatın yüzeysel Yakın Doğu üslubuyla sentezini görmekteyiz. Sahnedeki figürlerin tam cepheden gösterilmesi ve üçüncü boyutunun verilmiş olması gibi Yakın Doğu özelliklerinin yanı sıra, elbiselerin üçgen şeklinde düşen kıvrımlarının doğulu bir anlayışla çizgici ve yüzeyi belirtici bir şekilde işlenmiş olması dikkat çekicidir.
Sasaniler devrinde zengin bir resim sanatı bulunduğunu ve erken İslam devrinde bu eserlerin tanındığını bize bildiren bir takım yazılı kaynaklar da vardır. Bunlardan 8.yüzyılda Sasani krallarının destanı “Hodayname”, İbn Mukaffa tarafından Arapçaya çevrilmişti. Böylece Sasani geleneği çevriri yoluyla devir alınıyordu.
Bütün bu yazılı ve yazısız kaynaklar, Sasani resim sanatının ünlü olduğunu ve aynı zamanda bu devirde resimli, yani minyatürlü kitapların da yapıldığını anlatmaktadır.

Bizans Resim Sanatı
Araplar, Suriye, Filistin, Mısır ve Kuzey Afrika’yı fethettiklerinde Bizans Sanatı ile etkileşim içine girmişlerdi. Bu bölgelerdeki Bizans anıtları, mozaik ve freskleri İslam medeniyetlerince tanınmıştı. Aynı zamanda Bizans resimli yazmaların ve belgelerin varlığı da biliniyordu.
Antik Bizans minyatür sanatı bakımından en önemli eserleri hiç şüphesiz Viyana “Dioskoridesi”dir. Eser İ.S. 2 yüzyılda Kilikya’da Anazarba’da doğmuş olan Dioskorides adlı hekim tarafından yazılmıştır. Eserin en eski minyatürlü nüshası ise; Viyana’da bulunan ve Senatör Flavius Anicius’un kızı ve Aerobindus’un karısı Juliana Anica için 520 civarında yapılan nüshadır. İstanbul’da yapıldığı tahmin edilen bu eserde Juliana’yı tasvir eden açılış sayfası minyatürü, Hellenistik yazar portresi ve alegoriler daha sonra İslam resmini etkilemiştir. Yine İslam minyatürlerinde benzerlerini bulduğumuz bazı tip ve figürleri de 4.yüzyılda Anadolu’da Aksaray yakınında Naianzos’ta yaşamış Gregorius adlı bir rahibin vaızlarını içeren dua kitaplarının 9. yüzyılda kopyalarında buluruz.
Bizans minyatür sanatının İslama etkisi özellikle çeviri kanalından olmuştur ve bu daha çok figür uslubu bakımındandır.

Orta Asya Resmi
Doğu Türkistan’daki en eski resim sanatı kalıntıları Miran’dan gelmektedir (Resim 2). Bazı Budist sahnelerinin yanı sıra bazı şahıs tasvirlerinde gölge ışıkla suratların modle ediliş tarzı ve tipler Kuzey Batı Hindistan’daki Gandhara bölgesinde 1. ve 5.yüzyıllarda gelişen Greko Buddhist sanatın izlerini taşırlar. Bu portrelerde İslam sanatı bakımından en dikkati çeken husus başın iki yanından yanaklara doğru sarkan saç kıvrımlarıdır. Miran resimleri tarihli değildir, fakat bazı kitabeler bu eserlerin 3.yüzyıl sonu veya 4.yüzyıl başında yapıldıklarını öne sürerler.
İslam resim sanatı bakımından bizi en çok ilgilendiren bölge Uygur devletinin yaşadığı Turfan havzasıdır. Buradaki Haço, Bezeklik, Kızıl gibi şehirler Uygur resim sanatının önemli örneklerini taşırlar. 8.yüzyılda Uygurların Mani dini etkisiyle el yazmalarındaki konuları resimledikleri A. Von Le Coq’un Tarım havzasındaki araştırmaları sırasında bulduğu kitaplardan anlaşılmaktadır. Mani’nin resim yapmayı çok sevdiği ve dinini resim yoluyla yaydığı bilinmektedir. Bu nedenle Uygurlar’da minyatür sanatı çok ilerlemiştir(Resim 3). Mani rahiplerinin dini törenlerde canlandırdığı bu minyatürlerde uzun saçlı, dolgun yanaklı, ufak ağızlı, ince uzun burunlu, çekik gözlü ve kaşlı yüz “Uygur Tipi” olarak sanat tarihine geçmiştir(Resim 4). Turfan araştırmalarında ortaya çıkan Bezeklik ve Sorçuk duvar resimleri ile birlikte bu minyatürler, 9.yüzyılda daha ilk bakışta Çin resminden ayrılan karekteristik bir Orta Asya Türk resim üslubu olduğunu açıkca gösterir.
Uygurlardan bazıları, daha halife Me’mun zamanında, 9.yüzyıl başında Bağdat’a gelmiş ve çok iyi karşılanmışlardı. Mu’tasım zamanında Samerra şehri kurulunca bunlar oraya geçmiş ve az zamanda hakim nüfus haline gelerek sanat faaliyetlerine katılmışlardır. Samerra’da bulunan ham keramik kap üzerine(85x 20cm.) bir tasvir, orijinal kıyafetiyle omzunda gazel taşıyan Türklerden birini canlandırır.

          Resim 2, Miran, İ.S. 3.yüzyıl. Güner İnal, Türk Minyatür Sanatı
                         (Başlangıcından Osmanlılara Kadar),  Ankara 1995.

 Resim 3, Uygur Minyatürleri, İ.S. 9. Ve 10. Yüzyıl. Güner İnal, Türk Minyatür  Sanatı
                   ( Başlangıcından Osmanlılara Kadar ),  Ankara 1995.

                 Resim 4, Uygur Dönemi duvar freski. Güner İnal, Türk Minyatür Sanatı 
                   ( Başlangıcından Osmanlılara Kadar ),  Ankara 1995.

Bundan sonra, Gaznelilerin Leşker-i Bazar Sarayı fresklerinde aynı yüzyıl sonundan Selçukluların merkezi Rey’deki duvar resimlerinde, Rey ve Keşan minai tekniği ile yapılan keramikleri (Resim 5) ile çinilerde Uygur resminin etkileri kendini gösterir.

                         Resim 5, Keşan, Minai tekniği ile yapılan seramik vazo.
            Markus Hattstein- Peter Delius, İslam Sanatı ve Mimarisi, İstanbul 2007.


                Abbasi Dönemi Resim Sanatı   tıklayın!